Japonya’dan yükünü sırtlayan “çekçek” arabasıyla Paris’e yürüyüşe başlayan 28 yaşındaki Japon gezgin Motoki Sato rotasında en memnun kaldığı ülke olan Türkiye turunu tamamlayıp Bulgaristan’a geçiş yaptı.
“Yürüyerek dünya turu” hayalini gerçekleştirmek amacıyla yaklaşık 11 ay önce yola çıkan Sato, Fransa’nın başkenti Paris’e ulaşarak macera dolu yolculuğunu tamamlamak istiyor.
Sato, yolculuk esnasında ihtiyaç duyacağı eşyalarını koyduğu “çekçek” arabasıyla sırasıyla Vietnam, Kamboçya, Tayland, Hindistan, Pakistan ve İran’ı geçtikten sonra 2.5 ay önce Hakkari’den Türkiye’ye giriş yaptı.
Türkiye’de Van, Bitlis, Malatya, Kayseri ve İstanbul gibi illerde konaklama fırsatı da bulan Sato, Edirne ile Türkiye turunu tamamladı.
Kentte bir gece konaklayan Sato, Kapıkule Sınır Kapısı üzerinden Bulgaristan’a geçiş yaptı.
Sato, yaklaşık 2 bin 300 kilometre daha yürüyerek yaklaşık 4 ay sonra Paris’e varmayı planlıyor.
İlk olmak istiyor
Sato, AA muhabirine seyahatinin zorlu olduğu kadar eğlenceli de geçtiğini söyledi.
Yürümeyi çok sevdiğini belirten Sato, “Hedefim yürüyerek Paris’e ulaşmak. Bunun için binlerce kilometredir yürüyorum. İzlediğim Vietnam-Fransa rotasını daha önce hiçbir Japon yürüyerek tamamlamadı. Bunu yapan ilk kişi olmak istiyorum.” dedi.
Sato, Türkiye’ye gelmekten dolayı büyük memnuniyet duyduğunu dile getirdi.
Türkiye’den memnun ayrıldığını ifade eden Sato, şunları kaydetti:
“Türkler çok saygılı ve nazikler, üstelik çok misafirperverler. Ziyaret ettiğim illerden birinde evlerine misafir olduğum bir aile yemek vaktinde benim için yemek çubuğu hazırlamışlardı. Bundan çok etkilenmiştim, saygı duyulması gereken bir hareket. Türkiye’den güzel anılarla ayrılıyorum. Bundan sonraki yeni maceralarım Bulgaristan, Sırbistan, Macaristan, Avusturya ve Almanya, sonra da Fransa’da devam edeceğim. Neden sırt çantamın yerine araba çektiğimi soranlar oluyor. Cevap vereyim, eğer yolculuk sırasında sırt çantası taşırsanız bu sizin için ağır olur. Bundan hoşlanmıyorum. Çekçek sayesinde 100 kilogram eşya taşıyorum. Su, kıyafet, benzeri eşyalar gibi…”
